türkiye’de kumar yargı yetkisi belgesi hazırlama 14

By: aagadmin0 comments

GENEL KOLLUK DİSİPLİN HÜKÜMLERİ HAKKINDA KANUN KAPSAMINDA, KUMAR OYNAMAK VE OYNATMAK NEDENİYLE MESLEKTEN ÇIKARMA VE YASA DIŞI BAHİS NEDENİYLE 20 AY UZUN SÜRELİ DURDURMA DİSİPLİN CEZASI

Disiplin suçlarında da savunmayı yeterli gördüğü takdirde ceza vermeyebilir. İşte bu gibi durumlarda savunma istek yazıları ile ilgilinin savunması özlük dosyasında muhafaza edilmektedir. Her ne kadar ceza verilmemiş olsa da kişiler bu yazıların menfaatlerini etkileyebileceği endişesiyle özlük dosyalarından çıkarılmasını istemektedirler. Taleplerinin reddedilmesi durumunda ise dava yoluna başvurmaktadırlar. AYİM bir kararında; uyarı yazının disiplin cezası olarak kabul edilebilmesi için içeriğinde, öncelikle amir tarafından disiplin tecavüzü oluşturduğu değerlendirilen eylemin işlendiği yer ve zamanın maddi olarak belirtilmiş olmasını, bunun yanı sıra cezalandırma iradesinin açıkça ifade edilmiş olmasını aramıştır[777]. AYİM, birden fazla disiplin cezasının iptali için tek dilekçeyle açılan davaların bazılarında bu hususu dilekçe reddi sebebi sayarken[756], son zamanlarda, tek dilekçe ile birden fazla disiplin cezasının iptalinin istenebileceği yönünde kararlar vermektedir[757]. Buna göre, Türk Silahlı Kuvvetlerinde çalışan sivil memurlar, ister ceza hukukuna, ister disiplin hukukuna ilişkin bir yaptırımı gerektirsin, amirlerine karşı her türlü itaatsizlikleri ve saygısızlıkları yönünden özel kanun teşkil eden 1632 sayılı Askeri Ceza Kanunu ile 477 sayılı Disiplin Mahkemeleri Kanununa tâbidirler. Maddesindeki yargı denetimi yasağı tüm disiplin cezaları için geçerli midir? Bu sorunun cevabı madde metninde ve bu maddenin değişiklik görüşmeleri sırasında yaşanan tartışmalarda gizlidir. 1982 Anayasası’nda ise; 1961 Anayasası’ndan farklı olarak bazı idari işlemler yargı denetimi dışında bırakılmıştır. Bunlar; Cumhurbaşkanının tek başına yapacağı işlemler (md.105/2, 125/2), Yüksek Askeri Şura kararları (md.125/2), olağanüstü hallerde, sıkıyönetim ve savaş hallerinde çıkarılan kanun hükmünde kararnameler (md.148/1), Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu kararlarıdır (md.152/4).

  • Anayasanın ikinci kısmının birinci ve ikinci bölümlerinde yer alan temel haklar, kişi hakları ve ödevleriyle dördüncü bölümde yer alan siyasi haklar ve ödevler Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle düzenlenemez.
  • “Astlarına hizmetle ilgisi olmayan emir verenler, astlarından hediye isteyenler veya borç alanlar 10 günden 2 aya kadar oda veya göz hapsi cezası ile cezalandırılırlar” (477 SK m.53).
  • Bir Akit Devlet mukiminin diğer Akit Devlette bulunan gayrimenkul varlıklardan elde ettiği gelir (tarım ve ormancılıktan elde edilen gelir dahil), bu diğer Devlette vergilendirilebilir.
  • Madde 90 – Türkiye Cumhuriyeti adına yabancı devletlerle ve milletlerarası kuruluşlarla yapılacak andlaşmaların onaylanması, Türkiye Büyük Millet Meclisinin onaylamayı bir kanunla uygun bulmasına bağlıdır.

Günümüzde, sosyal yaşamın tecelli ettiği konser, tiyatro, spor müsabakaları, alışveriş merkezleri veya site, konut, rezidans gibi yerleşim yerlerinin girişinde bulunan, kimi zaman sadece dedektörle arama gerçekleştiren ve kimi zaman da kişinin kimlik bilgilerini soran ve kayda alan özel güvenlik görevlilerinin yetkilerinin kapsamı tartışmalıdır. Cinsel dokunulmazlığa karşı işlenen suçlar 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 102 ila 105. 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun “Genel Hükümler” başlıklı birinci kitabının “Ceza Sorumluluğunun Esasları” başlıklı ikinci kısmının “Ceza Sorumluluğunu Kaldıran veya Azaltan Nedenler” başlıklı ikinci bölümünde düzenlenen meşru savunma, meşru savunmada sınırın aşılması ve haksız tahrik müesseseleri, birbirinden ayrılması kolay olmayan Ceza Hukuku kurumlarıdır\. Lüks kumarhane dünyasına dal ve büyük kazançlar elde et paribahis\. Bu kurumların birbiri ile karıştırılması, yanlış anlaşılması veya somut olaya yanlış şekilde uygulanması sıklıkla karşılaşılabilen bir durumdur. Bu nedenle, bu kurumlar arasında farklılığın açık şekilde ortaya koyulması ve bu üç kurumun olması gerektiği biçimde anlaşılması önem arz etmektedir. Bu yazımızda; öncelikle bu üç kurumu ayrı ayrı kısaca açıklayacak, daha sonra ise birbirileri arasındaki farklılıklara değinerek hangi durumlara uygulanmaları gerektiğini izah edeceğiz. Yazımızda son olarak ise, ABD’de yaşanan Rittenhouse olayının Türk Hukuku açısından değerlendirilmesine yer vereceğiz. Bu yazımızda ele alacağımız hukuki mesele; “Türk Boğazları” olarak da tanımlanan İstanbul ve Çanakkale Boğazlarının Türkiye Cumhuriyeti Devleti tarafından hangi şartlarda ve ne zaman savaş veya ticaret gemilerine kapatılabileceğidir. Bu hukuki meseleye cevap bulunabilmesi için Montrö Boğazlar Sözleşmesi’nin incelenmesi gerekmektedir. Montrö Boğazlar Sözleşmesi; Türk Boğazlarından (İstanbul ve Çanakkale) geçiş rejimini ve boğazlar bölgesinin güvenliği işlerini düzenleyerek, Türkiye Cumhuriyeti’ne İstanbul ve Çanakkale boğazları üzerinde kontrol ve savaş gemilerinin geçişini düzenleme hakkı veren çok taraflı sözleşme olarak imzalanmıştır. Bu Uluslararası Sözleşme; 20 Temmuz 1936 tarihinde İsviçre’nin Montrö şehrinde imzalanmış olup, Sözleşmenin imzacısı olan Devletler, Türkiye Cumhuriyeti, Bulgaristan, Fransa, Yunanistan, Japonya, Romanya, Yugoslavya, Birleşik Krallık ve Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği olmuştur.

Bu Koşullar Almanya ve Polonya içinde yapılacak Gönderiler için geçerli değildir; bu Gönderiler ayrı yerel taşıma kuralları ve koşullarına tabidir. Bazı pazarlarda, bu Koşullar yerine veya bu Koşullara ek olarak yerel şartlar veya posta düzenlemeleri geçerli olabilir (her durumda, geçerli ülkeler ve bölgelerde tnt.com üzerinden bu koşullara ulaşılabilir). Avrupa dışından yapılan gönderiler Gönderiyi kabul eden TNT iştiraki, şubesi veya bağımsız yüklenicisinin taşıma kural ve koşullarına ve yerel tarifelere tabidir. İade edilen Gönderiler, Gönderinin iade edildiği ülke veya bölge için geçerli olan taşıma kural ve koşullarına tabidir. TNT’nin Hizmetlerinin herhangi bir kısmıyla ilgili daha fazla bilgi için tnt.com’u ziyaret ediniz. “Balyoz” adı ile bilinen davanın Anayasa Mahkemesi’nin hak ihlali kararı verip yargılamanın yenilenmesi suretiyle başlayan kısmında 236 kişi delil yetersizliğinden ve Yargıtay’dan bozulup gelen kısmında ise, yakalama kararı infaz edilemeyen bir kişinin dosyası tefrik edilip, iddiaya konu suçu işlemedikleri gerekçesiyle 63 kişi beraat etti. 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun “Millete ve Devlete karşı işlenen suçlar” başlıklı Dördüncü Kısmının “Kamu idaresinin güvenirliğine ve işleyişine karşı suçlar” başlıklı Birinci Bölümünde düzenlenen görevi kötüye kullanma suçu, ancak görevinden kaynaklanan yetkilerini kötüye kullanan kamu görevlisi tarafından işlenebilir. Ceza Dairesi; arama, makul şüphe ve hukuka aykırı delillerle ilgili özgürlükçü, hukuka uygun iki isabetli karara oybirliği ile imza atmıştır. Esasında Daire; Anayasada ve Ceza Muhakemesi Kanunu’nda yazılı olanı, uygulanması gerekeni, yazılı hukukun emrettiğini söyledi. CMK m.93’de, yakalanan ve tutuklanan kişilerin nakli düzenlenmiştir. Yakalanan veya tutuklanarak bir yerden bir yere nakledilen kişilere, kaçacaklarına veya kendisi veya başkalarının hayat ve beden bütünlükleri bakımından tehlike arz ettiğine ilişkin belirtilerin varlığı durumunda kelepçe takılabilecektir.

Ceza dairelerinin kararlarına değinmek isabetli olacaktır. Yazımızda; 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nda düzenlenen etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanma zamanına ilişkin açıklamalara yer verilecek, ardından konu bazı suçlar özelinde değerlendirilecektir. Türkiye Cumhuriyeti ve Türk Milleti Aralık ayının üçüncü haftasında Türk Lirası, Dolar ve Euro üzerinden deyim yerinde ise bir kasırga yaşadı. Serbest piyasa düzenini benimsemiş sosyal hukuk devletinde; özellikle son birkaç aydır döviz kuru, enflasyon ve faiz üçgeninde yaşananları anlamlandırmak pek mümkün değildir. Türk Ceza Hukuku’nda kusur, kasttan ve taksirden doğan sübjektif sorumluluktur.

Ayrıca cezanın niteliği itibariyle insan onuruna aykırı olmasa dahi, süresi, miktarı bakımından insanlık dışı sayılması mümkündür. Suç ve ceza arasında belli ve orantılı bir ilişki bulunmalıdır. Suçla orantısız, aşırı boyutta bir ceza gayriinsani muamele sayılabilir[527]. Yargıtay, çocuğun gayri sahih nesepli olarak babasına mirasçı olması konusunu incelerken AİHS’nin varlığını dikkate almış[476], Türkçe bilmeyen sanıkların sorguları için temin edilen tercüman ücretinin yargılama gideri olarak sanıklara yükletilmemesi konusunu incelerken AİHS’nin kanun düzeyinde olduğunu belirtmiştir[477]. Türk doktrininde Batum, Soysal, Çelik, Gözübüyük, Gölcüklü, Akıllıoğlu ve Yüzbaşıoğlu tarafından savunulan ikinci bir görüşe göre ise Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi kanunların üstünde bir değere sahiptir. Avrupa Konseyinin kuruluş amacı İnsan Hakları ihlallerini önlemek için ortak ülkü ve ilkeleri korumak ve yaymak, ekonomik ve sosyal gelişmeleri sağlamak olarak belirtilmiştir.

Bu şekilde, söz konusu kural ve müesseselere neden ihtiyaç duyulduğu, nasıl değişikliklere uğradığı ve hangi nedenlerle ortadan kalktığı kavratılmaktadır. Öğrencilere özellikle güçlü ve zengin bir hukuk kültürü, hukuk nosyonu ve hukuk düşüncesi kazandırmayı gaye edinen ders ile  aynı zamanda değişen şartlar ve ihtiyaçlar sonucunda pozitif hukuk bir süre sonra yetersiz hale geldiğinde, yetersiz kalan hukuku güncelleştirmek için gerekli olan derin bir hukuk mantalitesinin öğretilmesi hedeflenmektedir. Yine bahsi geçen ders ile Türk hukuk devriminin neden gerekli ve önemli olduğunun öğretilmesi amaçlanmaktadır. Ayrıca özellikle vakıflar ve miras hukuku konusunda 1926 yılında Medeni Kanunun kabulünden önceki döneme ait ve günümüzde devam eden davalarda Osmanlı hukuku ilkeleri uygulandığı için bu konuda öğrencilerin bilgilendirilmesi amaçlandırılmaktadır. Kurumlara ve/veya yetkili kıldıkları kişi ya da merciler ile somut olayın şartlarına göre yurtdışında olup olmamasından bağımsız olarak ilgili üçüncü kişi ve kurumlara aktarılabilecek ve ilgili mevzuatta belirlenen süreler boyunca saklanıp gerekli işlemlere tabi tutulabilecektir. Mevzuatımızda kimi eylemler “kabahat” olarak belirtilmiş olup bazı kabahatlere karşılık yetkili idarenin “para cezası” verebileceği düzenlenmiştir. Ancak idari para cezası olarak anılan bu kararlar, kimi durumlarda çeşitli gerekçelerle hukuka aykırılıklar içerebilmekte ve mahkemelerce iptal edilebilmektedir. 24.7 Avrupa Birliği Adalet Divanı’nın, yerel denetleyici kuruluşun veya benzeri bir devlet makamının 24. Bölümde ve/veya SCC’lerde yer alan Koşullardan herhangi birinin Kişisel Verilerin EEA veya İsviçre dışında devirlerini sağlama konusunda yasal bir yöntem olmadığını veya bundan böyle yasal bir yöntem olmayacağını belirlemesi halinde, taraflar ilgili aktarımları yasalara uygun bir şekilde sağlamak için, iyi niyet çerçevesinde, alternatif bir yöntem hakkında görüşecektir. Kanunun saklı tuttuğu haller dışında, hazır bulunmayan sanık hakkında duruşma yapılmaz. Yalnız veya birlikte adli para cezasını veya müsadereyi gerektiren veya derhal sanığın beraatına karar verilmesi mümkün olan suçta, usule uygun sorgusu yapılmayan ve savunması alınmayan sanığın yokluğunda duruşma yapılabilir.

6112 sayılı Radyo Televizyon Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun’un “Amaç” başlıklı 1. Maddesinde; ifade ve haber alma hürriyetinin sağlanması ile televizyon ve isteğe bağlı yayın hizmetlerinin düzenlenmesi ve denetlenmesi, bu Kanunun amaçları arasında sayılmıştır. Bu iki amaç arasında denge doğru kurulmadığı takdirde, ifade ve haber alma hürriyeti amaç olmaktan çıkıp araç haline gelecektir. Ceza Yargılaması Hukukunda maksat, maddi hakikate ve adalete ulaşmaktır. Bu nedenle; ilk derece mahkemelerinin verdiği kararlar, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından ve bu aşamada kesinleşmeyen kararlar da Yargıtay tarafından denetlenmektedir. Bölge adliye mahkemesinin gerçekleştirdiği inceleme, hem maddi ve hem de hukuki denetimi kapsamakta iken, Yargıtay incelemesi yalnızca hukuki denetimi kapsamaktadır. Devlet Memurları Disiplin Yönetmeliği; 30 Nisan 2021 tarihinde, 3935 sayılı Cumhurbaşkanı kararı ile yürürlüğe girmiş olup, 17 Eylül 1982 tarihinde Bakanlar Kurulu Kararı ile kabul edilen Disiplin Kurulları ve Disiplin Amirleri Hakkında Yönetmelik yürürlükten kaldırılmıştır. Ceza Muhakemesi Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi m.13’de; “5271 sayılı Kanunun 100 üncü maddesinin üçüncü fıkrasına ‘hususunda’ ibaresinden sonra gelmek üzere ‘somut delillere dayanan’ ibaresi eklenmiştir.” cümlesi yer almaktadır. Adli tatil yaklaşırken; adli tatilde sürelerin işlemesi, duruşmaların görülmesi ve dosyaların incelenmesi konusunda 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu düzenlemesine ve tutuklu dosyalar yönünden sürelerin işleyip işlememesi ile ilgili olarak verilen Yargıtay Ceza Genel Kurulu ve Yargıtay 1.

Yüzlerce kanunda münferit olarak düzenlenen idari cezalar, ya yasasında öngörülen parça-bölük usul hükümlerine göre ya da idarenin genel işleyiş düzenine göre sonuçlanmakta idi. İdari ceza hukukunun, genel ceza hukuku ile irtibatı, cezaya ilişkin genel hukuk kurallarının uygulanıp uygulanmayacağı gibi hususlar belirsiz idi. Kabahatler Kanunu birçok ceza hukuku müessesesini de uyarlayarak tüm idari cezalar için standart bir usul getirmiştir. Aynı eksiklik disiplin hukuku için de sözkonusu olup, benzer bir kanun disiplin usul hukuku için de gereklidir. Kabahatler Kanunu, genel anlamda Türk Ceza Kanunu’nun yenilenmesinin bir ürünüdür. Yeni TCK ile yasa koyucu, ceza politikası anlamında bir tercihte bulunmuş ve önceden ceza kanunu içinde yer alan kabahatleri kanun kapsamından çıkarmış ve kabahat suçları kapsamına almıştır. Ancak bazı suçlar kabahat olarak ayrı düzenlenmekle birlikte farklı (nitelikli) boyutuyla hala ceza kanunu kapsamındadır. Kabahatler Kanunu tüm idari yaptırımlar için genel usul kanunu niteliğinde olmakla birlikte, kanunda ayrıca bazı kabahat türleri ve karşılığı yaptırımlara yer verilmiştir. Kabahatler Kanununda 12 suç türü düzenlenmiş olup, bunların hepsinde de cezalandırma yetkisi belediyeye ait değildir. Ancak kanun sistematiğine uygun olarak tüm suç türlerine sırasıyla yer verilip özellikle Belediyenin yetkili olduğu cezalarla ilgili kabahatlere daha geniş yer verilecektir. Kabahatler konusundan önce belediyelerin cezalandırma yetkisi; genel yetki olarak 1580 Sayılı Belediye Yasasında ve de konuyla ilgili yasalarda belirtilmekte idi.

Bu durumda temel hak ve özgürlüklere ilişkin uluslararası bir andlaşma hükmüyle, bir yasa kuralı arasında çatışma olduğunda andlaşma hükmü üstün sayılacak ve ulusal yasa kuralı ihmal edilerek uygulanmayacaktır. Bu Anayasa hükmü gereği, oda hapsi disiplin cezasına karşı yargı yolunu kapatan 1602 sayılı AYİM Kanununun 21. Maddesi ihmal edilerek uygulanmayacak ve doğrudan AİHSnin 5. Fıkraları uygulanarak oda hapsi disiplin cezası yargı yerince denetlenebilecektir. Maddesindeki aleniyet prensibine aykırı olduğunu belirtmiştir[599]. AİHM, genel olarak askerlik ve polislik gibi mesleklere ilişkin disiplin cezalarını, barolar ve meslek odası gibi kurumların üyelerine uyguladığı disiplin yaptırımlarını 6.

Bu tür cezalar yine idare tarafından verilmekte olup, muhatabın bir eşyası-malı üzerinde netice doğurmaktadır. Netice itibari ile elbette eşyanın sahibi cezalandırılmış olmaktadır, ancak cezanın uygulaması eşya üzerinde yapılmaktadır. Hatta bu ceza bazen eşyadan sahibinin faydalanmasının önlenmesi şeklinde olup burada ceza asıl etkisini yine sahibi üzerinde gösterir (Örneğin aracın 6 ay trafikten men edilmesi). Eşyanın sahibi dolaylı etkilenir (imara aykırı yapının yıkılması veya ruhsata uygun hale getirilmesi gibi). Ì İdari suçlarda, 5237 sayılı TCK’nundaki takdiri indirim, tahrik, yaş küçüklüğü ve benzeri indirim nedenleri uygulanamaz. Ancak varsa özel kanunlardaki açıkça tanımlanan azaltma nedenleri uygulanabilir[7]. Ì İdare tarafından idari bir kararla özgürlüğü bağlayıcı karar verilemez.

Related post

Leave A Comment